Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri AD Öğretim Üyesi
Bu vücut görünümü ile ilgili organdaki olası herhangi bir hastalık, kitle, iltihap tabi ki kadınlarda özellikle kaygı, endişe, korku uyandırmaktadır. En basit bir iltihaptan bir küçük kitleye veya ilerlemiş bir kitle ve metastatik bir kitle söz konusu olduğunda tabi ki hastanın ve ailenin kaygıları, korkuları giderek artmakta, derinleşmektedir. Dolayısıyla bu hastalık bizim başımıza niçin geldi diye öfke duymaktadırlar ve iyileşemeyeceği korkusu yaşamaktadırlar. Niçin bu hastalıkla mücadeleyi daha önce edemedik, daha erken tanı niye konulamadı diye birçok duygusal reaksiyonları kişi aynı anda içinde yaşayabilmektedir.
Böyle kötü sonuçları olabilen hastalıkla karşılaşmamak için son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilgili tabip odaları, uzmanlık dernekleri meme kanserinden korunmak için ilgili tarama yöntemleri ile belli yaş gruplarına taramalar yapılmasını sağlamaktadırlar. Kişilere, kadınlara özellikle kendi kendilerine banyoda muayene yöntemlerini anlatmaktadırlar. Bütün bunlardaki amaç, bu kötü sonuçları olabilen hastalığın erken dönemde fark edilip, tedavi yollarına gidilmesidir.
Bu süreçte psikososyal ve ekonomik sorunlar, sağlıkla ilgili sorunlar, ailesel sorunlar her aşamada farklı boyutlarda, her ailede yaşanabilmektedir. Hastaların ve yakınlarının en önemli yapmaması gereken, bu olayı felaketleştirme senaryolarına dönüştürmemeleridir. Erken dönemde de, ileri dönemde de tedavi için birçok cerrahi ve tıbbi kemoterapi yöntemleri ile önleyici yaklaşımlar mümkündür. Bunlar için de vakit geçirmeden başvuru yapmak gerekmektedir. Kendi bedenlerini sevmeleri, sevmeyi unutmamaları gerekmektedir. Eşlerin de birbirlerine desteğini bırakmamaları özellikle evliyseler, kocalarının hanımlarına karşı saygı içerisinde hastalıkla birlikte mücadele edecekleri algısını yaratmaları, hastalığın tedavisindeki başarıyı arttırmaktadır.
Bu rahatsızlıklarda zaman zaman anksiyete (kaygı), panik atakları, depresyon belirtileri de eş zamanlı olarak görülebilmektedir. Böyle bir durum varsa da zaten meme uzmanlığı alanındaki hekimler bu hastaların psikiyatrik destek almalarını da önermektedirler ve vakit geçirmeden bu destekle birlikte hastaların tekrar eski hayat tarzlarına dönmeleri daha hızlı olmaktadır. Ameliyat olsalar da, protez takılsa da kişileri yine bedenlerini sevmeye devam etmeleri, beden bölgesindeki bu operasyonla ilgili takıntı şekline getirilebilecek olumsuz düşüncelerden uzaklaşmaları da çok önemlidir. Kişiler her halükarda, olayı felaketleştirmeden kendi bedenlerini sevmeye devam etmelidirler. Eşlerde, ailelerde aynı sevgiyi devam ettirirlerse, süreçteki başarı oranı daha hızlı ve iyi olmaktadır.
Bu hastalığı felaketleştirmemeleri, kendi bedenlerini sevmeleri, ailede var olan duygusal gerilimi artırmayacak konuşmalar içerisinde özellikle eşlerin ve yakınların olması çok önemlidir. Eşler, bu dönemde bir kriz yaşamaktadırlar. Bu beklenmedik tanı, beklenmedik hastalık ve bununla ilgili daha önce basında çıkan ve çevresinde duydukları haberler, hastalarla ilgili öyküler birden akıllarına gelmektedir ve kendilerine de en kötüsü olacakmış gibi bir saplantı, bir düşünce geliştirebilmektedirler. Her bir hasta için ayrı tedavi protokolünün, her bir hasta için ayrı sürecin olabileceği doktoru ile konuşularak öğrenilmelidir ve bu süreçte, eşlerin birbiri ile hep yakın olmaları gerekmektedir.
Protez uygulamalarında karar verirken hastanın kocasının da eşinin yanında olması, birlikte seçim yapması, hastalık hakkında doğru bilgileri alması, ameliyat tanısı konulduğu zaman ameliyatın tarihi, ameliyatın planlaması, ameliyat öncesi ve sonrasındaki dönemde yaşanabilecek belirtiler hakkında bilgilendirmesi onkolog arkadaşların kemoterapi ilaçlarını verirken yine o süreçte serum tedavisi, ilaç tedavilerinde eşin yanında olması, radyolojiye giderken, ultrasonda, MR’da yine beraber hastanede bulunmaları bu sürecin sağlıklı atlatılması için çok önemlidir. Bunun yapılmadığı durumlarda, kadın hasta kendini yalnız hissettiği zaman yalnızlık içerisinde çaresizlik duyguları daha da artmakta, yaşam ile ilgili beklentileri azalmakta, kendi olumsuzluklarını kendi kendine daha da artırabilmektedir.
Hastalara bu dönemde, doktorlar tarafından başta olmak üzere umut aşılanması çok önemlidir, çünkü umut her şeydir. Gerek tedavide güncel yapılanlar, gerek planlanan yeni tedavi seçeneklerinin olabileceği ancak yaşamla mümkün olmakta, hastanın yaşayabilmesi için de öncelikle umut etmesi gerekmektedir. Onlara özellikle tarih belirtmekten kaçınmak gerekir. Yani 3-6 aylık, 2-3 yıllık gibi sürelerle belirlenen tedavi protokollerini biz bilsek de hastaya bunu şimdiden söylememizin çok fazla onlar için bir yararı olmadığını bilmemizde yarar var.
Elimizden geleni hep birlikte yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Hastalarda umudunu kaybetmeyecekler. Bu tedavi seçeneklerinin dışında, alternatif tedavilere doktorlarının bilgisi olmadan gitmeyeceksiniz mesajları çok önemlidir. Maalesef tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her türlü kanser tanısı olan hastalara (meme kanseri de bunlardan bir tanesi) çok değişik, farklı yöntemlerle tedavilerin olabileceği aşılanmakta, bu düşünceler verilmekte, bunların sonucunda yolunda giden tedaviler de olumsuz etkilenebilmektedir. O yüzden, tedavi protokollerini takip eden doktorun dışında değiştirilmemesinin sağlanması, bunun için de aile ile ciddi bir iş birliği içerisinde olunması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, bu tedavi protokollerinde tedavinin verildiği sağlık kuruluşunda olduğu gibi yine bu tanı, bu hastalıkla uğraşan diğer fakültelerde, hastanelerde veya merkezlerde tedavi ekiplerinin de iş birliği içinde hareket etmesi; hastanın uyum yeteneğini, tedavideki başarısının artmasını sağlayacaktır.
Nedir Bu İş Birliği
Onkoloji doktoru, genel cerrahi doktoru, plastik cerrah, psikiyatri doktoru ve yeri geldiği zaman klinik psikolog ve diğer branş hekimleri, endokrinolog, kadın hastalıkları uzmanı, radyoloji doktorları dahil bunlardan oluşan hekimler tarafından hasta takipleri birlikte yapılmalı, bu yapıldığı taktirde hastadaki olası gelişmeler ve olası olumsuz giden sonuçlar örneğin; depresyon belirtileri başlamışsa, anksiyete, panik bozukluk belirtileri veya evlilik çatışması başlamışsa, bu konuda daha erken müdahale yapılması karşılıklı konsültasyonlarla değerlendirmeler yapılması tedavideki başarıyı artıracaktır
Kanserli Hastaya Yaklaşımda Yanlışlar ve Doğrular
Her şeyden önce tüm taraflarda bir korku yaşanmaktadır. Bu korkuyu herkes farklı düzeylerde ve içeriklerde yaşamaktadır. Bu korku; hastalık, hastalığın yayılması ve hastanın kaybedilmesi yani ölüm korkusudur. Ölüm korkusunu çocuklar, annesini kaybedeceği şeklinde, hastanın kocası ise karısının erkenden hayata veda edeceği korkusu ile yaşamaktadır. Kadın hastanın anne ve babası, evladını kaybetme korkusu yaşamaktadır. Kadın, hem yaşam ile korkular yaşamaktadır, hem de kendi beden güzelliğini, beden çekiciliğini kaybetme korkusu ve endişesi yaşamaktadır. Kadın yeni beden görünümüne uyum sağlama ile ilgili güçlüklerde yaşayabilmektedir. Yeni beden görünümünü sevme konusunda zorlukları olabilmektedir. Bu sürecin sağlıklı aşılabilmesi için eşin her aşamada desteği çok önemlidir.
Hastanın yakınlarıyla ve çevresindekilerle çok meraklı, bilinmek istenen sorularla karşılaşması söz konusu olacaktır. Bu konularda, başka insanlarla konuşmak, sürekli hastalığın evreleri, hastalığın süreci, hastalığın ameliyatları ile ilgili paylaşımlarda bulunmamak bir yerde kişinin kendi ruh sağlığını koruması bakımından önemlidir. Yaşanan sıkıntılar zaten aile içinde yaşanmıştır, doktorları ile paylaşılmıştır. Onun dışında ailenin artık uzak çevrenin bu konudaki meraklı, öğrenmek isteyen sorularını yanıtlamakla yükümlü olmadıklarını öncelikle kendilerine kabul ettirmeliler ve bu konuları konuşmamayı; hayata doğal, kaldıkları yerden devam etmek için tekrar günlük yaşama tutunmaları gerekmektedir.
Günlük yaşam sorumluluklarını, evlilik sorumluluklarını yerine getirerek, işlerine dönerek bu mücadeleyi daha hızlı ve daha sağlıklı bir şekilde başaracaklarına inanmalıdırlar. Umutlarını kaybetmemelidirler. Karı ve koca arasında da evlilik öncesindeki cinsel yaşam ne ise, tekrar bu konulara da özen gösterilmelidirler. Psikoseksüel sorunların artmasının önüne geçmek gerekmektedir.
Planlanan yeni doğumlar var ise, bunlarla ilgili doktorlarıyla konuşarak planlanmalıdır, çünkü anne genç bir anne olabilir ve annelik duygusunu tatmamış olabilir. Bu konularda da derin endişeleri vardır. Burada da alacağı sağlıklı bilgilerle planlarını hayata geçirme yolunda ilerlemeleri gerekmektedir. Bunları yapabilen çiftler, eşler ve kadın hastalar daha sağlıklı ilerlemekte ve bu mücadelede kazanan taraf olmaktadırlar.
Bu aşamalarda da ekip çalışması içerisinde, hastaların yaşadıkları zorlukların aşılmasında ilgili uzmanlık alanlarından konsültasyonlar istenerek, zor anlar aşılabilecektir. Erken dönemde müdahalelerle, tedavilerle problem büyümeden önüne geçilebilecektir. Gerekli durumlarda da tabi ki eş zamanlı olarak antidepresan ilaçlar, anksiyolitik ilaçlarda kullanılarak bu süreçte, daha hızlı bir şekilde, iyileştirme yolunda ilerleme kaydedilebilir.
Asla şu yapılmamalıdır; hanım hastalandı, hanımı artık boşayalım, yeni bir hanım alalım gibi konuşmalar aile içinde şaka da olsa asla yapılmamalıdır. Bunlardan özenle kaçınmak gerekir.