Özel Flavius Antiaging Merkezi
Düzensiz tonlanmış cilt hücreleri cildin üst katmanında bulunur. Bu durumda cildi soyma işlemleri ile onları azaltarak, gidererek alttaki normal pigmentli tabakaya ulaşmak mümkündür. Bu tedaviler arasında, düzensiz cilt tonundan kurtulmak için en iyi çare ve en konforlu yöntem mikrodermabrazyondur. Mikrodermabrazyonla cilt üzerinden sosyal hayatı etkilemeyen çok ince bir tabaka soyulur. Bu işlem, toz şeklindeki alüminyum oksit mikro kristalleri ile yapılır. Bu işlem cilt tonunu açmak konusunda kontrollü bir yöntemdir. Bazı durumlarda ise, koyu renkli hücreler daha derinlerde olabilir. Bu durumda mikrodermabrazyonla kolay silinemeyebilirler.
Koyu renkli güneş lekeleri ve yaşlılık lekeleri mikrodermabrazyon ile azaltılabilir ancak tamamen kaybolmayabilirler. Eğer hiperpigmentasyon denilen lekelenmeler oldukça fazla ise, diğer yöntemlerden de yararlanılabilir. Ancak lekelerin tamamen kaldırılabileceğini garanti edecek hiçbir yöntem yoktur, çünkü lekelerin dış yüzeyini görürüz, hangi noktada cildin ne kadarına uzandığını görme şansımız olmadığı gibi çok derinde yer alan pigment birikimlerine, cildin bütünlüğünü bozmadan ulaşabilme imkanıda yoktur. Mikrodermabrazyon ile aynı zamanda cilt hücrelerinin yenilenmesi de artar. Düzensiz pigmentasyona sahip olan hücreler ne kadar hızlı silinirse, o alanlar yeni ve normal hücreler tarafından o kadar çabuk yenilenirler. Bu hafif ve kontrollü soyma işlemi ile sonuçlar ilk seanstan itibaren görülebilmekle birlikte problemin büyüklüğüne göre fazla sayıda uygulama seansı gerekebilmektedir. Mikrodermabrazyon güneş ve yaşlılık lekelerinin yanı sıra ciltteki izler ve çatlaklar içinde son derece faydalıdır.
Güneş lekelerinin giderilebilmesi veya azaltılabilmesi için lazer tedavisine ihtiyacı olduğunu düşünenlerde vardır. Ancak çapları küçük ve derin olmayan lekelerde mikrodermabrazyonla cildin rengi kolaylıkla normale yaklaştırılabilir. Cilt tonu daha düzensiz ve koyu ise, diğer tedavi şekillerinden faydalanmak mümkündür.
Normal lazer soyma işlemlerinde hasarlı cildin ilk birkaç katmanı buharlaştırılarak taze ve düzgün bir cilt elde edilebilir. Ancak bu işlem için bazı risklerde söz konusu olabilir.
Bu tedaviden daha iyi sonuç alınabilmesi için, lazerle silme işleminden önce pigment üretimini azaltan kozmetiklerden, bakım prosedürlerinden veya kimyasal peeling işlemlerinden faydalanılabilir. Fototerapiler ise, ciltte hasar bırakmayan lazere benzer bir teknoloji tipidir. Bazen çilleri ve diğer hafif güneş lekelerini silmede kullanılabilen çok iyi bir yöntemdir. Alfa hidroksi asitler ile yapılan kontrollü soyma işlemleri ise hücre yenilenmesini artırmayı ve hiperpigmentasyon lekelerini düzeltmeyi amaçlar. Alfa hidroksi asitler (AHA‘lar), suda eriyebilen asitlerdir ve uygulamalarında cildin nem kapasitelerini geliştirirken, aynı zamanda hiperpigmentasyonu gidermeye yardımcıdırlar.
Yaşlılık veya karaciğer rahatsızlığından kaynaklanan lekeler, düzensiz cilt lekelerinin en çok görülen şekilleridir. Güneşe bağlı gelişen lekeler ise güneş hasarının ciltteki izlerini oluştururlar. Yaşlılık izlerinin en çok görüldüğü yerler eller, boyun, dekolte ve yüzdür. Ciltteki lekeler, güneşe aşırı bir şekilde maruz kalmak, sigara dumanına maruz kalmak, cildin nem kapasitesini yeterince korumamak, yeterli oranda ve çeşitlilikte filtre içeren güneş koruyucularını kullanmamak sonucu oluşurlar.
Melazma ve kloazma adı verilen lekeler de yaşlılık lekelerine benzerler. Ancak daha büyük olup hormonal değişiklikler sonucu oluşurlar. Yüzünüzde (alın ve şakaklarda), göğüs ve karında (hiperpigmentasyonun nedenine göre) oluşabilirler. Melazma genellikle hormonal değişikliklere bağlı olarak oluşurlar, mesela hamilelik ve doğum kontrol hapları kullanımına bağlı görülebilmektedirler. Bu lekelenmeler doğumdan sonra veya doğum kontrol tedavisine son verince de kaybolurlar. Çiller de düzensiz cilt pigmentasyonunun bir işareti olup vücutta herhangi bir yerde oluşabilirler. Çiller genellikle kalıtsal olmakla birlikte özellikle yüzde, göğüs dekoltesinde ve ellerde sıkça görülürler.
Bazı cilt hiperpigmentasyon çeşitleri akne ve diğer cilt sorunlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve akne iyileştikten sonra ciltte iz olarak kalırlar. Kozmetik cerrahi, yanıklar ve yaralanmalar da hiperpigmentasyona neden olabilirler. Diğer bir tür hiperpigmentasyon ise, amiadarone, tetracycline, minocycline, bleomycin, cyclophosphamide, chloroquine ve quinacrine ile ilaç tedavisinden sonra oluşabilir. Eğer bu ilaçlardan birini kullanıyor ve düzensiz renklenmesi olan bir cilde sahipseniz, bir dermatoloğa başvurmakta yarar vardır.
Halk arasında koyu renkli lekelerin hepsinin potansiyel kanser izi olabileceğini öngörenler vardır, ancak bu doğru değildir. Çoğunlukla koyu renkli lekeler, cilt tonunu belirleyen melaninin bazı yerlerde fazla olmasından kaynaklanmaktadır.
Ciltte ne tür hiperpigmentasyon olursa olsun, düzensiz pigmentli bir cildi güneşe maruz bırakmak problemi daha da kötüleştirecektir. Çiller, yaşlılık izleri veya melazma, güneşe maruz bırakıldığında; lekeler ya daha da büyür ya da rengi koyulaşır. Burada olan şey, melaninin ultraviyoleyi absorbe ederek cildi korumaya çalışmasıdır. Çoğunlukla bu sürece “bronzlaşma” adı verilir, ancak hiperpigmentasyon durumunda, koyu renkli lekeler daha da koyu bir renk alırlar. Bu nedenle, geniş spektrumlu ve kimyasalları içermeyen bir güneş ürünü kullanılmalı (geniş spektrumla kasıt, hem UVA hem de UVB ışınlarının bloke edilmesidir). Önlem almak için geç olabilir ama bakım yapmak için hiçbir zaman geç değildir.