Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları AD Öğretim Üyesi
İç ve dış ortam hava kirliliği de akciğer sağlığı açısından son derece önemlidir. İç ortam hava kirliliğine yol açan hususların başında ısınma şeklimiz, bulunduğumuz iş ortamı ve ev ortamındaki iç ortam havasını kirletebilecek kimyasallar, toz, gaz ve dumana yol açan bir takım maruziyetler söz konusu olabilir. Soluduğumuz havanın kalitesini belirleyen, dış ortam hava kirliliğine yol açan yakıtlar, egzoz dumanı, endüstrileşmenin kaçınılmaz ve istenmeyen sonuçları söz konusu olabilmektedir.
Bunlar hem akciğer sağlığını bozarak ve küçük yaştan itibaren akciğer gelişimini olumsuz etkileyerek, hem de enfeksiyonlara yatkınlığı arttırarak akciğer sağlığını direkt olarak tehdit etmektedirler. Ayrıca kronik akciğer hastalıklarının gelişmesi ya da var olan KOAH, astım gibi kronik akciğer hastalıkları varsa, bunların da kötüleşmesine sebep olabilmektedirler.
Kovid-19 direkt akciğer sağlığını etkilemektedir. Akut dönemdeki etkileri, yoğun bakım tedavilerine yol açacak kadar ağır bir zatürre ve akciğer tutulumunun yaşanması söz konusu olabilmektedir. Kişi ağır hastalığı atlattıktan sonra hayatta kalırsa, daha hafif formlarda bile akciğerlerde bir takım kalıcı değişikliklerle sonuçlanabileceğine dair bulgular elde edilmiştir.
Kovid-19 sonrası dönemde, en fazla etkilenen organların başında akciğerlerimiz gelmektedir. O nedenle Kovid-19 geçirdikten sonra eğer nefes darlığı devam ediyorsa, solunum yakınmaları varsa, mutlaka bu konuda tıbbi bir görüş almak üzere hastaneye başvurulmalıdır.
Akciğerler çok ciddi bir savunma mekanizması ile enfeksiyonlara karşı korunmaktadır ama bu savunma duvarının bozulduğu durumlar söz konusudur. Bunlar arasında yaşlılık, kronik akciğer hastalığı, sigara dumanına maruz kalmak gibi korunabileceğimiz hastalıklar da vardır. Kovid-19’a karşı aşılar ile korunmaya karşı karşıt görüşler toplum sağlığını tehdit edici bir unsur olarak ele alınmaktadır. Bunun dışında öncelikli olarak tüm riskli grupların unutmaması gereken önemli bir husus ise sonbahar ve kış aylarında sık karşılaşılan gribal enfeksiyonlara karşı aşılamanın yapılmasıdır. Grip için her yıl aşılanmak gerekmektedir ve zatürre için de aşılar söz konusudur. Bu konuda da doktorlardan bilgi ve danışmanlık alınarak, aşıların yapılmasının ihmal edilmemesi gerekmektedir.
Obezite ve bununla ilişkili olarak da birbiriyle bağlantı kurulabilecek fiziksel aktivitenin tüm dünyada, özellikle de gelişmiş ülkelerde daha belirgin olmak üzere kısıtlanması da sağlığı olumsuz etkilemektedir. Yetersiz hareketliliğin doğurduğu akciğer fonksiyonlarımızın kötüleşmesinde önemli faktörler olarak sağlığı tehdit etmektedir.
Sigaranın sağlığa pek çok zararı söz konusudur. Sigaranın zararları konusunda öne çıkan husus akciğer sağlığının tehdididir. Sigara öncelikle akciğerlerde KOAH denilen Kronik obstrüktif akciğer hastalığına neden olmaktadır. Akciğer kanserlerinin %90’nından sigara içilmesi sorumludur. Sigara diğer organ kanserlerine de üst solunum yolları, sindirim sistemi, mesane ve böbrek tümörleri başta olmak üzere pek çok kansere neden olmaktadır, ama bunlar içerisinde en öldürücü olanı akciğer kanseridir.
Sigara içilmeseydi, akciğer kanserinin çok nadir görülen bir kanser türü olarak kalacağı bilinen bir gerçektir. Ne yazık ki bugün ve gelecekte akciğer kanseri ile mücadelenin daha da belirgin hale gelmesi kaçınılmazdır. Sigara içmek var olan akciğer hastalıklarını da kötüleştirmektedir. Sigara içmek akciğer fonksiyonlarının hızla kaybedilmesine, azalmasına neden olmakta, kalp damar sağlığını olumsuz etkilemekte, kalp krizi geçirme riskini arttırmakta ve bu nedenle de yaşam süresini kısaltmaktadır. Sigara içmek veya dumanına maruz kalmak, inme veya felç olarak ifade edilen damar hastalıkları ve beyin fonksiyonlarının kötüleşmesine, demans, alzehimer gibi sorunların ilerlemesine, hızlanmasına neden olabilmektedir.
Çocukluk çağında sigara dumanına maruz kalmak son derece önemli bir risk faktörüdür. Ne yazık ki Türkiye, hali hazırda fazla sigara içen bir toplumdur. Çocukların ve hamilelerin sigara dumanına maruz kalmalarına bağlı ani bebek ölümleri, çocukların geçireceği solunum sistemi enfeksiyonları ve ciddi sağlık sorunlarını davet etmektedir. Dolayısıyla, sigara içmek hem bizim ömrümüzü, hem de sevdiklerimizin ömrünü kısaltmaktadır. Sağlıklı yaşamak önemli ve bunun da tek önemli koruyucusu, sigaradan uzak durmaktır.
Akciğer sağlığı mekanik etki ile ifade edilecek olursa; akciğerler elastik özellikte ve içi hava ile dolduğunda genişleyen hava keseciklerinden oluşmaktadır. Nefes alma hareketi ile bunun gerçekleşmesini sağlayan da göğüs duvarındaki kasların hareketi ve tabanında göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyafram denilen kasımızdır. Bu kasın hareketini de özellikle gövdesel yani karın bölgesi çevresinde toplanan yağlar kısıtlamaktadır ve obezite akciğerlerimizin fonksiyonlarının azalmasına neden olmaktadır.
Obezite, astımın sıklığını ve astımın seyrini olumsuz etkilemektedir. Yani obezite astım hastalığının hem nedeni olurken, hem de astım hastası olanların hastalık kontrollerinin daha komplike olması ve daha sık atak geçirmeleri, hastalık seyrinin kötü gitmesi ile sonuçlanabilmektedir. KOAH’da da obezite bir dezavantaj oluşturmaktadır. Çünkü bu hastalarımızın bir kısmı da zayıf hastalardır, burada kas hastalarının kas kütlelerindeki zayıflık hastalığın seyri için önemli bir dezavantaj oluşturmaktadır.
Uyku bozukluklarından uyku apnesinin de özellikle obezlerde görüldüğü, uyku apnesi olan olguların önemli bir kısmının kilo problemi olduğu bilinmektedir. Bu açıdan da obezite akciğer sağlığımızı olumsuz olarak etkilemektedir.
Diğer taraftan da akciğer fonksiyonlarının azalması, başka sistemik hastalıklarla örneğin; akciğer kanseriyle, kalp-damar hastalıklarıyla, inme riskiyle ilişkili olabilir. Aslında burada bir kısır döngü söz konusudur. Vücuttaki iltihabi reaksiyonun artmış olması obezlerde pek çok kronik hastalık gelişimine neden olabilmektedir. Bunlar içerisinde akciğer hastalıkları da söz konusudur ve özellikle astım çok fazla etkilenmektedir.